Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
HADEP'TEN ÖZÜR DİLEYESİM GELİYOR

Etnik temelde faaliyet gösteren, ortak paydaları bölücülük olan ve dağdaki teröristin düz ovadaki siyasi müfrezeleri gibi görev yapan nice partiler geldi geçti siyasi hayatımızdan.

Halkın Emek Partisi (HEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP), Demokrasi Partisi (DEP), HADEP ve DEHAP adil ve titiz yargılamalar sonrasında anayasa mahkemesince kapatılmıştı.

Bu partilerin siyasi üslupları zaman zaman farklılık gösterse de, amaçları, tarzları, yöntemleri aynıydı. Çünkü ipleri aynı örgütün elindeydi ve uzaktan kumandayla idare ediliyorlardı. Bunların fiili ve gerçek genel başkanları hep Abdullah ÖCALAN olmuştu, tıpkı şimdi DTP’NİN fiili grup başkanın da onun olması gibi… Bu çizgideki partiler zaman içinde amaçlarına ulaştılar, PKK’NIN siyasallaşma sürecindeki başarılı aktörleri oldular.

O siyasi ihanet çizgisinin bugünkü uzantısı olan DTP, yüzlerce belediyede içten çökertmeye çalıştığı Devletin yetkilerini, kaynaklarını, imkânlarını hoyratça ve tepe tepe kullanıyor! Yüzde üç buçukluk oyuyla TBMM’DE safa sürüyor.

PKK ile bağı gün gibi aşikâr DTP’NİN… Bu partinin siyasi kumanda merkezinin İmralı olmadığını bir baba yiğit çıkıp söyleyebilir mi? Öcalan otur diyor oturuyorlar, kalk diyor kalkıyorlar… Söyleyecekleri önemli sözler bile kendilerine sarı zarflar içinde avukatlar tarafından servis ediliyor…

Nenden? Çünkü Türkiye, söz konusu bölücülük olduğunda bir fikir özgürlüğü cenneti oluveriyor!

Etnik temelde faaliyet gösteren siyasi partilerin kapatılmasından söz ediyorduk. Şimdi sizlerden hafızalarınızı şöyle bir yenilemenizi rica edeceğim. Filmi geriye doğru usul usul sarın, HADEP’İN kapatılma gerekçelerinden birkaçını hatırlamaya çalışın.

Durun size yardımcı olayım ve birkaç cümleyi alayım aşağıya:

'Demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez öğesi olan siyasal partiler, vatandaşların bir kısmını çoğunluktan çıkarıp azınlık durumuna getirerek ulusu ve ülkeyi bölmeye, etnik köken ayrımını kışkırtarak silahlı ayaklanmaya çağırmaya, ulusun bireylerini, bölge halklarını birbirine düşman edip aralarında husumet yaratmaya yönelik eylemde bulunamazlar.

Demokratik hak ve özgürlüklerden yararlanılarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı gerçekleştirilen eylemler kabul edilemez. Bu durumda hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmasına engel olmak, devletin görevi ve varlık nedenidir. Teröre destek verip ondan destek alan bir siyasi partinin Anayasa ve yasaya göre varlığını sürdürmesi düşünülemez.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin PKK terör örgütüne yönelik olarak sürdürdüğü mücadelenin 'kirli savaş' olarak nitelendirilmesi ve bu savaşta PKK terör örgütünün yanında yer alarak kimi eylem ve davranışlar içerisinde bulunulması, parti içi eğitim adı altında PKK terör örgütünün eylemleri için önce parti daha sonraki aşamada da PKK terör örgütüne eleman temin edilmesi amacıyla kimi gençlerin PKK ideolojisi doğrultusunda eğitildikten sonra örgütün dağlardaki kamplarına silahlı militan olarak yetiştirilmek üzere gönderilmesi, partinin genel merkez, il ve ilçe teşkilatında çok sayıda, hakkında çeşitli yargı mercilerince toplatma ve yasaklama kararı verilen PKK terör örgütünün propagandasına yönelik eşya, kitap, pankart ve doküman ile PKK terör örgütü mensuplarının resimlerinin bulundurulması ve propaganda amacıyla örgütün yayın organı olan MED TV'nin gelenlere izlettirilmesi, 2. Olağan Kongresi'nde yapılan konuşma ve eylemler gibi birçok eylem ve bunlara ilişkin yargı kararları, Halkın Demokrasi Partisi ile PKK terör örgütünün bağlantı ve dayanışma içinde olduğunu göstermektedir.

Bir kere daha hafızalarınıza müracaat durumundayız.

Birlikte hatırlayalım. DEHAP temelli kapatılınca dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da aynı gün Demokratik Halk Partisi (DEHAP) hakkında temelli kapatılması istemiyle dava açmıştı.

Çünkü HADEP’liler, 3 Kasım seçimleri öncesinde ‘yedek partileri’ konumundaki DEHAP’a katılmıştı.

Bölücülük ve ihanet temelli siyasetten HADEP’İN de asla taviz vermediğini açıkça ortaya koyan iddianameden birkaç cümleyi not edelim:

Davalı partinin, gerek merkez organları gerekse mali teşkilatlarınca, terör örgütünün eylemleri ve elebaşısı hakkında değil kınama, eleştiri içeren bir söylemi dahi vaki olmamıştır… Bunun aksine Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ta terör örgütüne yönelik meşru hareketini önleme, terör örgütünü koruma ve kollama amacını güden söylemlerle terör örgütünün başı Öcalan'ın serbest bırakılmamasına yönelik eylemlerde bulunulmaktadır. Öcalan serbest bırakılmazsa terör eylemlerinin yeniden hız kazanacağı yönünde açık ve örtülü tehdit söylemlerine yer verilmektedir.”

Evet, lütfen bu metinleri dikkatlice okuyun. HADEP’İ ve diğerlerini kapatmaya götüren eylemleri DTP bin misliyle icra etmiyor mu?

Hemen ifade edelim ki, DTP’NİN örgütle söylem ve eylem işbirliği, kendinden öncekilere göre daha yoğun ve küstahçadır.

DTP vekilleri uzaktan kumandalı siyaset mayını gibi yüce mecliste dolanıp duruyorlar. Kumanda düğmesine imralıdan basılınca patlayıveriyorlar. Bunların elbiseleri hala barut kokuyor. Oylama düğmelerine kanlı parmaklarıyla basıyorlar.

Mikrofonları şarjörü ful keleşler gibi kullanıyorlar.

Hal ve hareketleriyle, mecliste Kürtçe yemin eden zanalar dâhil, kendinden öncekilere rahmet okutuyorlar.

Ve buna rağmen kapatılamıyorlar.

Çünkü yapılan düzenlemelerle parti kapatmaları zorlaştırıldı.

Ama bunun arkasına sığınamayız. Zira DTP açık suçüstü ve cürüm halindedir. Terör örgütüne açıkça yardım ve destek sağlamaktadır. İspatı halinde terör örgütlerine fiilen yardım ve destek, yürürlükteki mevzuata göre de kapatma gerekçesi değil midir?

DTP’Lİ birçok vekil, belediye başkanı ve parti yetkilisinin de teröre destek verme eylemi toplum huzurunda sabit olmuştur.

Ortada eylem vardır. Söylem her gün muntazaman eyleme dönüşmektedir.

DTP’NİN söz, beyan ve eylemlerini kim fikir ve inanç özgürlüğü ile izah edebilir?

Sizin gibi ben de fikir ve inanç özgürlüğünü her ne pahasına olursa olsun savunanlardanım.

Demokrasinin amentüsü fikir ve inanç özgürlüğüdür. Yasal çerçevede açıklanan, yayılan, yazılan fikirlere tahammül, sadece demokrasi meselesi de değildir. Aydın olmanın da gereğidir, insan olmanın da.

Ancak fikirler ifade edilirken “bildirme, sunma, tebliğden” öteye geçmeyecek. Söz, ima veya şiddetle dayatma yapılmayacak. Söz söylenip, fikir topluma sunulduktan sonra düstur şu olacak. “ Senin fikrin sana, benim fikrim bana.”

Fikri dayatmaların fiiliyata dökülmesi ve terör boyutuna taşınması siyasi bir parti marifetiyle yerine getiriliyorsa asıl felaket orada başlar.

Rejimin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerin iş ve eylemlerinin sınırı yasalarla belirlenmiştir. Elbiseleri hala barut kokan teröristler kuzu postuna bürünüp, bir iki binaya parti levhası asacaklar. Demokrasi kisvesi altında melanetlerine devam edecekler.

Her sözleri bölücülük, her işleri hıyanet olacak. Ve kimse bunlara dokunmayacak. Ve bu aymazlığın adı özgürlük, demokrasi, insan hakları olacak! Hadi canım sende…

İyi de, anayasa, yasalar şöyle demiyor mu: “Siyasi partiler Türk devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, din dil ve mezhep ayrılığı yaratmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı devletin tekliği ilkesini değiştirmek, bölünmez bir bütün olan ülkede bölgecilik ve ırkçılık amaçlarına gidemezler ve bu amaçlara yönelik faaliyette bulanamazlar. Bölge, ırk, cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamazlar.”

Diyor demesine… Ve yaptırım da getiriyor. Söyledik ye, AB’NİN hukuki mevzuatımızı fevkalade sulandırmasıyla parti kapatmalar zorlaşmıştır. Bir yönüyle iyi de olmuştur. Ancak fikir, fikir olmaktan çıkıp eylemin barutu, cephanesi haline getirilirse… Orada sorun başlıyor. Ve bizim itirazımız da o noktada başlıyor. Bu memlekette vatana ihanet korunur kollanır hale gelmemeli, memleket sevgisi dokuz kusurlu hareket arasına dâhil edilmemelidir.

Sulandırılmış hükümlere göre bile DTP’NİN birkaç ay içindeki her iş, eylem ve söylemi ebediyen kapatılmasına yetecek deliller içeriyor.

Hiçbir hukuki düzen, terörle bağı sabit hale gelen bir siyasi partinin devamını sağlayamaz. Evet, bende kabullenmesem bile tahammül edebilirim. Bu adamlar ayrımcılığı savunsunlar. Federasyon desinler. Hatta kürt devleti kürt halkının çıkarınadır hezeyanını bile ifade etsinler. Bunları fikir özgürlüğü olarak değerlendirelim.

Ama asla işi fikirden eyleme dönüştürmesinler. Teröre arka çıkmasınlar. Terör örgütünün siyasi konsolosu gibi davranmasınlar. Siyasi konsolos lafı hafif kaldı. Terör örgütünün TBMM hücresi olmasınlar.

İmralı kuklasını DTP’NİN fiili TBMM gurup başkanı gibi kabul edip, onun sevk ve idaresinde her gün yeni eylemler planlayıp icra etmesinler.

Ama ediyorlar. Devletin yüksek organlarının gözlerinin içine baka baka ÇANKAYA- İMRALI- KUZEY IRAK üçgeninde at koşturuyorlar.

Bu uzaktan kumandalı siyasi mayınların Devletin kalbine yerleştirilmesine göz yummak kimin ayıbı ise temizlesin. Hadi bir kusur işledik yatak odamıza aldık bu hain sürüsünü…

Peki, atmak için neyi bekliyorsunuz...

Yoksa tecavüzü kaçınılmaz belleyip zevk almaya mı başladınız… Yoksa bu zevk hali alışkanlık mı yaptı?

DTP’NİN baba ve dedeleri de bu yollardan geçmişlerdi. Onlar bence daha masum ve mutedil idiler. Bunlar daha küstah ve pervasızlar.

Bunlara baktıkça, kapatılan ağa babalarından vallahi özür dileyesim geliyor!