Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
DÜRÜST, ZEKİ, yetenekli YÜKSEK YÖNETİCİLER ...

Siyasette söz sahibi olan bir dostla yarenlik ediyorduk. Bürokraside üst göreve atanmak için kendisinden yardım rica edenler vardı yanında. Onlar gittikten sonra dedim ki "Sanırım Konumunuz gereği böyle ricalarla çok karşılaşıyorsunuz, referans verme noktasında Kuşkusuz dikkatlisiniz, hangi kıstaslara göre hareket ettiğinizi merak ettim doğrusu. "

Dostum, "Bu çok önemli bir nokta. Vatana, millete yararlı olabilecek liyakatli kiþilerin yolunu açmak görevimiz. Ama bunu yaparken Kili kırk yarmak, başka hak sahiplerinin hakkını, Layık olmayana omuz vermemek gibi sorumluluğumuz da var etmemek gasp. Böyle bir vebal altına girmemek için çok titiz davranmak lazım. Ayakkabıyı ayağa, şapkayı başa giydirmek marifet, tersini yapanın indallahta vay haline "dedi.

Sonra çantasından bir dosya çıkardı. Içinde, Bürokratik atamalarda dikkat edilmesi gereken kıstaslara iliþkin notlar vardı. "Bu notları bazı eserlerden derledim, ister misin Bazılarını sana okuyayım"

Ilk olarak Fârâbî'nin, "Medinet'ül Fâzıla" (Erdemli Şehir) adlı esrinden şu bölümü okudu:

"Erdemli şehirde gerçeklikler, doğruluklar, iyilik ve güzellikler birleşirler. Bunu saglayan bu şehrin yöneticisidir. Yönetici, peygamber ile filozofun erdemlerini kendinde toplayan kişidir ve bu özeliklerini topluma yayarak şehri yönetir."

"Şüphesiz bu bir ütopya" Dedim ... "Ama güzel bir ütopya ... Atananlarda sırf peygamberi erdemlere dikkat edilse şehir de, memleket de selamete erer."

"Evet" diye başını salladı ... "peygamberi bir ahlak ve filozofane Erdemler ... Bu özellikleri hem yüksek bürokrasi, hem de şehir idarecileri Taşımalı bence ... Öyleyse şimdi de müdürden, genel müdüre kadar görev verilecek kişilerde aranması gereken özellikleri bizden önce yaşayanlar nasıl tespit etmişler onları özetleyeyim sana. "

Görev verilecek kişinin yüksek kavrayış kabiliyetine sahip olması lazım Bürokraside. Kendisine her şeyi hemen kavraması Söylenecek; hem söyleyenin maksadının, hem anlatılmak istenen mevzuu anında anlaşılması bakımından önem tasir.

Sonra, hafızası kuvvetli olmalı ki, anladığı, gördüğü, her şeyi bihakkın bellesin işittiği, bir saat önce öğrendiğini, kavradığını hemen unutmasın. Kamu yöneticisi zeki ve uyanık olmalı ki, kendisine kolay hükmedilmesin, yanlış işlere sevk edilmesin; kendine ait fikri, Vizyonu, yüksek hedefleri olsun.

Yönetici, aynı zamanda iyi bir hatip olmalı, güzel konuşmalı, düşündüklerini muhataplarına, açıkça izah edebilmeli, projelerini, maiyetine hedeflerini iyi anlatabilmeli ki, halkı ikna edebilsin ... Sadece hitabet mi ... İyi yöneticilerin yazma kudretinin yüksek düzeyde olmasında sayısız yararlar var.

Sonra, bildiklerini, tecrübelerini öğretmeyi sevmeli. Ekip dami olmalı ... Her şeyi ben bilirim aczine düşmemeli ... Yetki ve Bilgi Paylasiminda Bencil ve Cimri olmamalı. Hele de talip olduğu iş ve eylem konusunda Mesai Arkadaşlarının, ekibinin, gurubunun birikim ve tecrübelerini öğrenme yeteneği yüksekse nur âlem nur!

Kesinlikle eğlenceye, yemeğe, içmeğe, rüşvet ve irtikâba, hortumlamaya Düşkün olmamalı. Altını, Doları, euroyu, şehevi keyifleri mukaddeslerinden daha yüksek tutmamalı. Yöneticinin kadın ve kumar gibi zaafları varsa sevk ve idaresi kolaylaşır, uzaktan kumandaya müsait hale gelir. Eninde sonunda rezil rüsva olur ... Kurumunu, şehrini de rezil rüsva eder. Başına bir "İş kazası" geldiğinde de "Komploya kurban gittim" diye ellerini ovuşturur, durur ... "Eline, beline, diline hâkim olamayan" adamdan sayilmaz ki, yöneticiden sayılsın! Beyninin yerine tenasül uzvunu monte etmiş, uçkurunu nefsinin, cüzdanını iblisin eline vermiş yöneticilerden Mevla düşmanımı bile Korusun!

Sonra, doğruluğu, dürüstlüğü sözlüğünden çıkarmış olmamalı ... Yalan söylediği vakit, gerçek önünden savaş firarisi gibi savuşup gitmemeli. Vakar ve haya her kademedeki yöneticinin başına taç gibi oturmalı ... Hafifmeşreplik, yalakalık, dalkavukluk semtine bile uğramamalı, idarecinin.

Hakka, hukuka, adalete sözde değil özde bağlı olmalı. Güçsüz gördüğü zaman gönlünü ve kucağını açmalı, güçlü karşısında secde edip, fakirden vebadan kaçar gibi kaçmamalı. Kürk neredeyse orada, güç neredeyse hemen yakınında bulunmak için çaba gösterenlere değil yöneticilik, hademelik bile fazladır.

Bürokrat kesinlikle azim ve irade sahibi olmalı ... Kamu çıkarları söz konusu olduğunda kendi çıkarlarını düşünmeden feda edebilmeli, ŞAHSİ çıkarlarını korumak yolunda hilekâr, korkak ve Kurnaz olmamalı ...

Atalarımız, makam mevki gururlanmayı, böbürlenmeyi; gururlanma-böbürlenme ise baştan çıkmayı, çılgınlığı getirir, derlermiş ... Ne kadar doğru bir söz ... Tevazu ne kadar da yakışır idareciye?

Evrakta başka notlar da vardı. Ama dostum bu kadariyla yetindi. Kendisine teşekkür ederek dedim ki:



"Bir kitapta şöyle yazıyordu; bir kız iyi bir ere Düştüğü zaman daha da güzelleşir, gözleri yaldır yaldır Parlar, gül gibi olur. Ama kötü birine düşerse güneş gider, çöp gibi kalır. Baktıkça yüreğin sızlar. Ülkeler ve şehirler de öyledir. Iyi Yöneticilere düşerlerse eğer, daha da güzelleşir, gelişir, büyürler ... yaşanır hale gelirler. Mevcut durumları müreffeh, gelecekleri parlak olur. Ama kötü yöneticilerin eline düşen şehirlerin hali de, istikbali de zayi olur, Baktıkça insanın yüreğini sızlatır. "



Büyük ahlaki çözülmeye, toplumsal yozlaşmaya rağmen ülkemizde ve şehrimizde düzgün kamu görevlilerinin sayısı, Gevşek basiretsiz, dirayetsiz tiplerden çok daha fazladır.

Kamu yönetiminde Peygamber ahlakıyla ahlaklanmış, FILOZOF bilgeliğiyle bezenmiş nice Yiğitler var, Kuşkusuz. Şu anda seçilmiş ve atanmış güzel bir Erzurum evladı değişik kademelerde birer dürüstlük sigortası olarak görev yapıyorlar.

Bizim devlet idaremizin sağlam gelenekleri vardır. Çürük elmaların Sepete konulmasına çeşitli nedenlerle çoğu zaman engel olamaz. Ama onların sağlamları çürütmesine de fırsat vermeden ayıklamasını bilir.

Mevla bu şehirdeki dürüst, zeki, yetenekli yöneticilerin sayısını artırsın. Bu özellikleri taşımayanlar Erzurum'dan kıyamete dek uzak olsun!