Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
ATANMIŞIN SESİ SEÇİLMİŞTEN ÇOK ÇIKARSA

Bir şehirde halkın fikirleri, sosyal ve toplumsal eğilimleri; siyasi ve bürokratik yöneticiler tarafından ne derece kontrol edilip, yönlendirilebilir? Bu, fiilen mümkün müdür?

Yöneticiler, Hemşehrilerin herhangi bir konudaki kanaatlerini, eleştiri veya beğenilerini “etkileme, yönlendirme, oluşturma” hakkına sahip midirler?

Demokrasinin geldiği aşamadan haberdar olan yerel siyasi ve bürokratik yöneticiler; “halkın fikirleri, yönetici grup tarafından kontrol edilip, yönlendirilebilir” tezine itibar etmezler. Çünkü bu, modası çoktan geçmiş elitist bir yaklaşımdır.

“Yöneticilerin gücü, öteki elit grupları ve halk tarafından sınırlandırılıp, kontrol edilebilir” görüşüne yakın duran idareciler, halkın sevgilisi haline gelmekte zorlanmazlar… Kamuoyunun birikmiş öfke seli altında ezilmezler...

Üst yerel yöneticiler, hizmet ve yönetim tavırlarını dar çevrelerinin çapsız telkinleriyle değil de bilimsel metotlara ve ekseriyetin eğilimlerine göre tanzim edecek olsalar “seçilmiş ya da atanmış memur” olmaktan, “yerel lider” olma mertebesine yükselmiş olurlar.

Evet,”güç ilişkilerini anlayıp açıklamaya yönelik yeteneklerini geliştirmek” yerel liderlerin çok dikkat etmeleri gereken husustur. Bu noktada sergilenecek karakuşi lakaydi tutumlar, yöneticiyi yanlış ittifakların boğucu cenderesine mahkûm eder.

Böyle durumlarda yapılması gereken ilk iş, sükûnetle düşünüp halk ile münasebetlerdeki arızayı giderecek tedbirlere yönelmek, istişareye daha çok önem vermek ve “ekip ruhuna” sarılmaktır.

Dirayetli bir yönetici; herhangi bir musibetle imtihan edildiğinde, “Ben bunu hak etmedim” efelenmesine tenezzül eden değil; iki elini başının arasına alıp “nerede hata yaptım” diyebilendir.

“Bir hanede kadının sesi erkeğinden çok çıkıyorsa vay o ailenin haline” demişler… Evet, bu söz eski toplumsal hayatın gerçeklerini yansıtıyor… Kadın haklarının geldiği bu noktada biz bu sözün altına imza atarsak, akşam fakirhaneye başı dik gidemeyiz!

O nedenle Şirazi’nin bu sözünü şöyle değiştirerek kullanıyorum, yıllardır; “Bir ülke ya da şehirde atanmışların sesi, seçilmişlerden fazla çıkıyorsa, vay o ülkenin ve şehrin haline!”

UNİVERSİADE’NİN ARDINDAN…

Sesimizi dünyaya gür bir şekilde duyurmamıza vesile olan “Kış oyunları”, beni bir başka açıdan heyecanlandırdı.

Epey zamandır uyuşmaya yüz tutan “Dadaşlık ruhunu” ayağa kaldırdı… Dadaşlık enerjisini süratle açığa çıkardı.

Oyunlar öncesinde, Ankara’da karşılaştığım, telefonla görüştüğüm muhtelif illerdeki dostlarımın ilk sualleri oyunlarla ilgiliydi. Hepsinin içen başarı temennileri ile mutlu oluyordum.

Oyunlar esnasında ve sonrasında da bu müşterek ruhun pozitif yansımaları aynen devam etti. Hala Erzurumlu ve Erzurum dostu ahbaplarımız, içtenlikle başarımızı kutlamaya devam ediyorlar…

Geçen gün ENER’İN oyunlar konusundaki görüşlerini kamuoyuna açıkladım. Açıklamanın, ifade etmeye çalıştığım bahisle ilgili bölümünü
aşağıya alıyorum;

“Bu başarıda Erzurumluların ülke çapında oluşturdukları fikir, gönül ve eylem birliğinin büyük etkisi olmuştur. Yurdun dört bir yanına yerleşmiş bulunan dadaşlar, oyunlar öncesinde ve yarışlar esnasında tek bilek, tek yürek halinde organizasyonun başarısı için seferber olmuş, tüm ülkeyi saran bir “Dadaş sinerjisi” yaratmayı başarmışlardır.

Erzurum’un ülke çapındaki üstün prestijinin de etkisiyle, 2011 yerel bir organizasyon olmaktan çıkmış, tüm milleti ekranlara kilitleyen “Milli bir spor seferberliği” haline dönüşmüştür.

Organizasyon hakkında eleştirilerde bulunmak isteyenler bile, bu niyetlerini organizasyon sonrasına erteleyerek bu şenlik havasını bozmamaya gayret etmişlerdir.

Oyunların Erzurum’a kazandırılması ve yatırımların bir an önce bitirilmesi konusunda üstün çaba gösteren iktidar partisine, her aşamada muhalefet partilerinin yerel teşkilatları da katkıda bulunmuşlardır.

Bu duyarlılık sayesinde, çoktandır özlemini duyduğumuz “DADAŞ KAYNAŞMASI” bu vesile ile Türkiye çapında tesis edilmiştir.

Bu anlayış ve titizliğin, şehrin çıkarlarının söz konusu olduğu tüm iş ve eylemlerde sergilenmesi en büyük dileğimizdir.

Türkiye’nin neresinde yaşıyorsa yaşasın, sosyal mevkisi ne olursa olsun, tüm Erzurum evlatlarının şehir çıkarları söz konusu olduğunda aynı duyarlılığı göstermesi en büyük dileğimizdir. “