Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
KOCAMAN KOCAMAN KÜÇÜK ADAMLAR!

Selamları dudak ucundadır onların. Dillerini yüreklerinin ritmine bağlayıp, şöyle zikrullah sedasıyla bir kere bile 'Selamünaleyküm' dememişlerdir...

***
Ellerini, vites değiştirir gibi mekanik bir şekilde uzatırlar, tokalaşmak istediklerinde...Şefkat, parmak uçlarıyla bir türlü ünsiyet peyda edememiştir. Dokunuşları metal para soğukluğundadır.

Hal hatır soruşları 'tenezzülen'dir.
***
Ayda yılda bir dilenci avucuna para koyuşları, burun atıklarını lavaboya sümkürmelerinden farksızdır.
***
Ömürlerinde bir kez bile aç bir güvercine yem atmamışlardır, susuz bir köpeğe su vermemişlerdir, üşüyen bir kediyi ısıtmamışlardır.
***
Yağmurda ıslanan bir yaşlıyı, tipide üşüyen bir öğrenciyi otomobillerine almamışlardır.

Otostop için işaret çakan bir yolcuyu gördüklerinde frene dokunmamışlardır.
***
Asla bir yetim başı okşamamışlardır. Kan anonsu duyduklarında hemen radyoyu kapatmışlardır.
Ramazanın bir tek gününde bile sofralarını fakirle fukarayla süslememişlerdir.

Özel yaptırdıkları çifte yumurtalı pideyi yumurtalı kıymaya daldırdıklarında 'ah kuru ekmek bulamayanlar' diye dertlenmemişlerdir.
***
Azametle ayaklarını bastıkları şu fani dünya toprağı ile, 'öteki taraf' arasında iki santimlik mesafe olduğunu hiç tefekkür etmemişlerdir.

Omuzlarında tüm günah ve sevaplarını kaydeden meleklere inanmışlardır belki, ama kendi meleklerinin 'okuma yazma bilmeyenlerden' seçildiğini sanmışlardır.

'Ölüm elbette var, ama benim dışımdakilere' şeklindedir, fiili fanilik kanaatleri...

'Mahkeme-i Kübra' için galiba 'ceza-i ehliyeti yok' şeklinde rapor almışlardır, ona güvenmektedirler...

'Etme bulma dünyası bu' sözünü işittiklerinde 'evet, ben ederim sen bulursun' diye pişkin pişkin sırıtır bunlar!
***
Haram-helal bahsini hiç eksik etmezler dillerinden; lakin haramsız, hilesiz, hurdasız bir tek lokmaları bile yoktur...

Boğazlarına nanotaknolojik arıtma santralleri kurdurmuşlardır... Haram olarak girer lokma ağza, mideye indiğinde kırklanmış durumdadır!

Harama uçkur çözmelerine gerek yoktur, çünkü uçkur mahalleri hilkatten sensorludur, dokunmatiktir bunların!
***
Kazanırken helali-haramı takmazlar..

Uçağa bindin mi üç saatlik yol, beş yıldızlı VİP hac otelleri emre amade... Kabematik’e girdin mi, piru paksın!

Saray yavrusu evlerinden nemrut kokusu yayılırken, yüce peygamber dergahından cennet kokusu almayı umarlar, zavallılar!
***
Evlatlarını bir mümin kalbi rikkat ve şefkatiyle sevmezler!Sevselerdi öyle yetiştirirlerdi... Haram lokma ile harami orduları teşkil ile meşguldürler, onlar!

Eşlerini kucaklamazlar bunlar, sadece horozculuk oynarlar...

Azarlar, küfürler, dayaklar eşlere; mücevherler, armağanlar, serenadlar metresleredir!
***

Secdeye ayda yılda bir baş koyar onlar! Seccadeleri yeşil dolar, tespihleri çil çil altınlardır!
***
Sana kim dedi aynaya bak yazı yaz diye!

Gördüğün kendin, yazdığın kendin!