Vahdet Nafiz Aksu

ANA SAYFABUGÜNKÜ ERZURUMYEREL YAZILAR MAKALE / FIKRA / ÖYKÜ ERZURUM YAZILARI KİTABITÜM ŞİİRLERİM PDF

serbest  şiirlerimheceyle şiirlerim heceyle rübailer sesli şiirlerim resimli şiirlerimşiir sunuları

 

Vahdet Nafiz Aksu

E-KANAL CANLI YAYIN

TRT'DEKİ SÖYLEŞİLERİM

USTALARDAN SESLİ ŞİİRLER

ŞİİR VİDEOLARI -VNA

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI ŞEHİR

ÖNERİLER/ETKİNLİKLER

STRATEJİK HEDEFLER

BELGELERLE ERMENİ ZULMÜ

NET KÜTÜPHANE

100 TEMEL ESER

TARİH/ KÜLTÜR SOHBETLERİ

OSMANLI TARİHİ

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ

ERZURUM  FIKRALARI

ÖZGEÇMİŞİM

FOTOBEN

KİTAPLARIM



SÖZÜN SERHADDİ DUA




stratejik araştırma kurumları

araştırmacılar için kaynaklar

Türk dünyası araştırmaları

filozofların fikir dünyası

mevlana ney ve sema

Türk edebiyatı kolleksiyonu

edebiyat söyleşileri

düşünce dergi ve siteleri

e-kitap bankası

altı çizili satırlar

kuran ufku

öğrenciler için kaynaklar

ekovart tv-sanat haberleri

Türk islâm sanatları

kültür ve turizm bakanlığı

kent kent yeryüzü

yapı kredi kültür-sanat

gazetelerin birinci sayfaları

yerel medya

gazetelerin internet sayfaları

bebek ve anne com

gerekli tüm linkler



 
SIK DİNLEDİKLERİM

 




kelâm-ı kibar


 

 

  İletişim Formu


 

bu sayaçtan önceki ziyaretçi:
165900

 

 

Google Site

 

 

 
 
TÜRKİYE KÜRTLERİNİN TARİH VE TALİHLE İMTİHANI

Yıl 1943…ABD Başkanı Roosevelt ile İngiltere’nin ABD Büyükelçisi Lord Halifax ile Ortadoğu haritasının başındalar.

Roosevelt diyor ki : ”İran petrolü sizindir. Irak ve Kuveyt petrollerini paylaşıyoruz.

Suudi Arabistan petrolleri ise bizimdir.”

Amerika’nın Ortadoğu bölgesindeki sancılı, kanlı, bol savaşlı varlığı işte bu ‘sizindir -bizimdir’ paylaşım açlığına dayanır.

Tabi mesele sadece petrol değil. Küresel Hegemonik patronluk ideali de bölgedeki parçalı yapının devamına bağlı. ABD, kanlı işgal ve savaşlar dâhil bu uğurda hiçbir vahşetten geri durmuyor.

İsrail’i bir anne şefkatiyle sürekli emzirmesi, bir baba özeniyle her türlü tehlikeden koruyup kollaması da sadece ‘Siyonist vefa’dan değil, bu pratik çıkar hesaplarından…

***

Şimdi bu çok bilindik hikâyeciği hafızamıza not edip, daha güncel bir tespite nazar kılalım. Hasan Cemal geçen gün şöyle yazdı:

“Yıllar önceydi. Ankara'da, üst düzeyde bir istihbarat yetkilisiyle sohbet ediyorduk. Bana bir harita gösterdi.

Kuzey Irak'tan, Kuzey Suriye'den, yanlış hatırlamıyorsam, Hatay üzerinden bir koridorla Akdeniz'e açılan bir Kürt devleti ya da Kürt federasyonuydu haritada işaretlenmiş olan... İstihbarat yetkilisi eklemişti: ‘Bu bir İngiliz planıdır.' Daha sonra aynı haritayı Cumhurbaşkanı Demirel'in elinde görmüştüm.”

***i

Yıllar önce Körfez Bölgesi'nde bir albay, gazeteci Güneri Civaoğlu'nun önüne genişçe bir harita açmış. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesini gösteren Albay, "Biz buraya Kürt Devleti'ni kurmak için geldik" demiş.

Bunun üzerine Civaoğlu Türkiye'nin buna asla müsaade etmeyeceğini söylemiş. Albayın cevabı nettir: "O zaman Irak Kürtleriyle savaşırsınız."

***

Kürdistan, Kürtlerin altın hayali olmadan çok önce emperyalist güçlerin büyük hayali idi…

Bunu kitaplarında açıkça dile getirdiler.

Haritalar yapıp gizli servislerinin duvarlarına astılar.

Gazetelerinde neşrettiler.

İnternet ortamında ıslarla sergilediler.

Herkesi zihnen bu fikre alıştırdılar.

Kürtlerin iştahlarını kabarttılar.

‘Yürüyün aslanlar, arkanızda ben varım, para benden, silah benden, can sizden…’ deyip durdular.

Önce örgütü, sonra giderek bölge halkının bir bölümünün aklını çelmeyi başardılar.

Planlarını uygulamak için sabırla, dikkatle, titizlikle uygun zamanı kollamaya başladılar.

Sadece kollamakla kalmadılar, uygun durumu yaratmak için sinsice çalıştılar.

Onlar için uygun zaman, muhatapların bünye zayıflığıdır. İç kargaşadır.

Tıpkı, insan vücudunun bağışıklık sisteminin zayıflamasını bekleyen virüsler gibi.

Vücut, sağlam, korunaklı, kavi ise... Aşı yapılmışsa… Virüs ne yazar?

Devletler de böyle…

***

İngiliz planları İngiliz sicimi gibidir.

Ne esner, ne çürür, ne kopar.

Zamanı geldiğinde hedefteki boğaza ilmik yapılıp takılır.

Devletleri yiyip bitirme, halkları paramparça etme, masa başında haritalar üretme konusunda bir numara İngilizdir… Uygulamada ABD, günün süper gücü olarak tabi daha önde…

Bu işlerde, özellikle Ortadoğu ameliyatlarında bunların amaçları, yolları, yöntemleri birdir.

Irak işgalinde göstermişlerdir bunu.

Beraber yemişler, içmişlerdir. Birlikte tecavüz etmişler, birlikte işkence uygulamışlardır.

Öldürmekte de ortaktır bular, ölü soyuculukta da…

Mirasa konmakta da…

***

Bakın bölgede ortak İngiliz ve Amerikan planları nasıl saat gibi işliyor.

Fiili Kürt hattı şimdiden oluştu bile.

Bunun devlet haline dönüşmesi mümkün olacak mı, olmayacak mı, zuhurata bağlı.

Olursa olur, olmazsa uygun zaman gözlenir.

İngiliz sabırlıdır, Amerikan sinsi ve küstahtır.

Hem Kürt oluşumunun devletleşmesi artık onlar için hayati değil…

Macunun tüpten çıkması mühimdi, o iş tamamdır.

Fiili ‘Kürt hattı’ teşekkül etmiş durumdadır.

***

Ortadoğu bataklığında dolanıp durduk.

Şimdi gelelim Türkiye’ye…

Büyük Kürdistan hayalinin şüphesiz önemli ayağı Türkiye’dir.

Büyük Kürdistan haritalarında Anadolu’muzun omuriliği hükmündeki ‘Güneydoğu’ da yer alıyor.

Planlayıcılar için…

Yani İngilizler için…

Yani Amerika için…

Yani İsrail için…

Türkiye Kürtlerini içine almayan Kürdistan belki yine Kürdistan olur, amma ‘Büyük Kürdistan’ olmaz…

Küçük Kürdistan planlayıcıları kesmez, tatmin etmez.

Zaten Türkiye Kürtlerinin içinde olmadığı bir Kürdistan yaşayamaz, ayakta kalamaz.

Dolayısıyla ‘Büyük Kürdistan’ rüyaları görenlerin, bu rüyalarını gerçekleştirme vasatı bulanların kafasındaki nihai hedef, Türkiye’yi arkadan vurup, felç etmektir… Bölüp, parçalamaktır, güneydoğuyu büyük Kürdistan’a bağlamaktır.

Bunun dışındaki her analiz hikâyeden ibarettir, aptal kulaklara fısıldanan masaldır…

***

Peki, bu mümkün müdür?

Yani Türkiye’nin güneyini makasla kesip, organ nakli yapar gibi Kürdistan’a dâhil etmek?

Türkiye’nin omuriliğine kesik atmak, onu felç etmek?

Buna Türkiye Müsaade eder mi?

Buna Türk Milleti müsaade eder mi?

Buna Türkiye Kürleri izin verir mi?

***

Kestirmeden söyleyelim.

Buna Türkiye müsaade etmez.

Ederse devlet olma keyfiyeti fiilen ortadan kalkar.

Filmi doksan sene öncesine sarmış olur.

Kurtuluş savaşının üzerine bir çarpı koymuş olur.

Sevr o kadar yıl sonra tahakkuk etmiş olur.

Misak-ı Milli hâşâ huzurdan Amerikan ve İngiliz dübürlerinin kullanımına hazır tuvalet kâğıdı haline gelmiş olur.

Yani, asla ve kata olacak iş değildir.

***

Buna Türk Milleti müsaade etmez.

Ederse zaten ona millet denmez, ahali milli genetiği bozulmuş, gdeolu bir güruh, bir kuru kalabalık haline gelmiş olur.

Böyle bir ihtimal, ‘artık güneş doğmayacak, ateş yakmayacak, su söndürmeyecek, bitkiler fotosentezi unutacak’ ihtimalinden farksızdır.

Türkiye’nin sınırlarıyla atari oynar gibi oynayanlar, bu milleti 24 saatte işgal etikleri halklara benzetmesinler.

Büyük okyanusların geç ısınması gibi, içten içe alevlenen milli öfkeyi daha fazla kaşımasınlar.

***

Buna Türkiye Kürleri müsaade etmez.

Vatan düşmanlarının fikri ve zihni bakımdan iğfal ettiği…

Otuz senedir Mehmetçiğe kurşun sıkan…

Kalleş pusular kuran…

Yollara mayınlar döşeyen.

Memleketin huzurunu dinamitleyen…

Bölgenin kalkınmışlığına set çeken…

Otuz bin can ve beş yüz milyar memleket servetini heba eden…

Vahşi, kanlı, imansız, izansız örgütü bir yana bırakalım…

Örgütün, elbiseleri hala kan ve barut kokan meclis mangasını da bir yana bırakalım…

Bölgenin, sessiz, vakur, kardeş çoğunluğu bu vatanın birlik ve bütünlüğüne, istiklaline, bayrağına Türk kardeşleri kadar bağlıdır, sadıktır. Çünkü ülke onların da ülkesi… Devlet, onların devleti…

İstanbul, Bursa, bütün sevahil bizim kadar onların… Ve onların yaşadığı her toprak, onların olduğu kadar bizim…

Ülkeyi bölünmeden kurtaracak.

Birlik ve bütünlüğü devam ettirecek.

Birlikte temeli atılıp, bugüne kadar yaşatılan Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutacak en büyük amil, Türkiye Kürtlerinin tutumu olacaktır.

***

Eğer, Türkiye Kürtleri;

‘Örgüt mü?’ , ‘Devlet mi? ‘

Sorusuna, bugüne kadar olduğu gibi…

Bugün de ‘Elbette Devlet’ cevabını…

Hançerelerini yırtarcasına haykırırlarsa…

Değil İngiliz, Amerika planı…

Yeddi düvel bir araya gelse ne bizi bölebilir… Ne parçalayabilir…

Ne de güneydoğumuz ‘Kürdistan’ın’ parçası haline gelir.

Bugün, evet bugün…

Talih ve Tarih Türkiye Kürtlerini büyük, önemli, hayat memat meselesi olan ağır bir imtihana çekiyor.

Türkiye Kürtleri, bu imtihanı elbette kazanacaklardır…

Kan akıtarak, can vererek, tüm cephelerde Türklerle birlikte savaşarak kurdukları kendi Devletlerine ihanet zilletinden onların büyük çoğunluğunu tenzih ederiz.

Kürt, Türk’e hançer saplarsa; Türk’ü öldürmüş olmaz… İntihar etmiş olur!

***

Candan azizim, iki gözüm, yüreğimin bir parçası, ciğerimin yarısı Kürt Kardeşlerim… Kaç gündür ‘Şemdinli’den gelen seslerle uğuldayan kulaklarınızı verin bana; o dağlarda şehit düşen yavrularımızın acısıyla yaşarmış gözlerime dikin gözlerinizi…

Ne demek istediğimi anlayacaksınız!

Bizim sizi anladığımız gibi!